Prof. Dr. H. Tanju BESLER, 8 Ekim 2020 tarihinde TDD tarafından düzenlenen 'Onkoloji Hastalarının Nutrisyon Yönetimi' etkinliğinde 'Onkoloji Hastalarında Balık Yağı ve Glutaminin Yeri: Kime, Ne zaman, Ne kadar' başlıklı sunumunu gerçekleştirdi.
Sunumunda kanser hastalarının beslenme durumunun belirlenmesinin ve bireyselleştirilmiş beslenme planının en kısa sürede oluşturulmasının önemine dikkat çeken Besler, kanser hastalarında beslenme gereksinimlerine ulaşmanın çoğu zaman mümkün olamadığını vurgulamıştır. İmmünonutrisyonun bu durumunun önüne geçilmesinde, immün yanıtın iyileştirilmesinde, yara iyileşmesinin hızlandırılmasında ve inflamasyonun azaltılmasında etkili olduğunu açıklamıştır. Omega-3 yağ asitleri ve glutaminin kanser hastalarında metabolik yanıtı olumlu etkileyebileceğine değinen Prof. Dr. Tanju BESLER, sözlerini kanser hastalarında bireyselleştirilmiş beslenme danışmanlığının önemini vurgulayarak tamamlamıştır.
Değinilen Noktalar:
• Kanser hastalarında kas kütlesinde ciddi kayıplar meydana gelmektedir. Kaşeksi ve sarkopeniye ilerleyen evrelerde bu kas kayıplarının geri döndürülmesi zorken erken tanı klinik öncesi dönemde bireysel beslenme yönetimiyle daha kolay cevap alınır.
• Özellikle başlama ve geçiş evrelerinde beslenme yönetiminin DNA zedelenmesi ve onarımı üzerine etkisi metabolik süreç düzenlemede önemli rol oynar. Böylelikle besin ögeleri bu DNA zedelenmelerini kompanse etmede kullanılıyor.
• Beslenmede en dikkat edilmesi gereken kısım farklı kanser türlerinde farklı yaklaşımlar olmasıdır. Ağız veya pankreas kanseri gibi çeşitli tür kanserler onkoloji beslenmesinde bireyselleştirilmiş beslenme yaklaşımının önemine vurgu yapılması gereken noktalardandır.
• Tümör oluştuktan sonra kas yıkımı, karaciğer metabolizmasında değişiklikler, yağ kullanımı ve yağın matabolik substrat olarak kullanımında sorunlar oluşması ve en önemlisi merkezi sinir sisteminde açlığı tetikleyen sistemin aktifleştirilmesi görülür. Bunların arkasındaki temel mekanizma sistemik inflamasyon denilen temel süreç yatar. Proinflamatuar sitokinlerin etkisi var. Bu tablo Covid hastalarında da birebir görülen süreçtir. Bu sistemik inflamasyon immün sistemi son derece yoran ancak bir o kadar da metabolik olarak beslenme modülasyonuna yatkın olabilecek birtakım süreçleri de beraberinde getiriyor.
• Kanser hastalarında ciddi olarak protein yıkımı mevcuttur. (Glikoneogenetik süreçler aktif hale geçip kas kaybının metabolik olarak gerçekleşme gerekçelerinden biri)
• Ancak kanser hastalarında her zaman ağırlık kaybı görülmez bazı vakalarda istemsiz yağ kompartmanında artış da oluşabilir bunun temel nedeni sistemik inflamasyon ve arkasındaki gerekçelerdir.
• Kanser süresince oluşan metabolik süreçte çeşitli değişimler olur, tümöre yatkın sistemler aktifleşir. N-3 yağ asitleri metabolik düzen açısından önemli rol oynar. Kan seviyesindeki n-3 miktarları bu süreçte önemli.
• İştah kayıpları, kaşeksiden dolayı genellikle yeterli enerji alımı sağlanamıyor.
• İmmunobeslenme anahtar rol oynar sebebi: bariyer fonk. düzenleme, immun fonks. düzenleme, hiperinflamasyon azaltır, yara iyileşmesinde klinik tabloyu iyileştirmede kıymetli etkisi var.
• Malnutrisyon tedaviye yanıtı sınırlandırıyor. (İnflamasyon vs. arttırması sebebiyle)
• Glikoneogenez sürecinden ve insülin yanıtını etkileyebileceğinden dolayı karbonhidrat miktarının daha sınırlı tutulup yanında mutlaka EPA, DHA önerilmelidir.
• Yeterli protein ve omega 3 yağ asitleri beslenmeli kanser hastalarının ölüm oranının 3,5 kat azaldığı gösterilmiştir.
• Omega 3 y.a. zenginleştirilmiş beslenme önemi: proinflamatuar sitokinler ve özellikle n-6 yağ asitlerinin fazla tüketimiyle oluşan bazı eikanozoidler bu sistemik veya akut inflamasyonu arttırıcı özellikleri olduğu bilinmekte. N-6 / n-3 dengesi sağlanamayan onkoloji hastalarında proinflamatuar sitokin etkilerine daha açık olduğu ve yanıtların değiştiği bilinmekte. Bu sebeple omega 3 yağ asitleri dengeye sokulmalı özellikle EPA ve DHA devreye sokulmalı.
• Ancak bir diğer önemli nokta organizmadaki metabolik dönüşümlerinin düşük olmasından dolayı alfa-LNA yerine EPA, DHA tüketimi vurgulanmalıdır.
• İmmün sistem hücrelerinde özellikle lenfoid dokularda glutaminaz kullanan enzimin aktif olması sebebiyle glutamin gereksinimi artmakta. Bir başka deyişle glutamin inflamasyon sürecinde çok fazla kullanıldığı için ihtiyaç da artıyor. Dokulardaki rezarvuar glutamin tükeniyor.
• Dallı zincirli yağ asitlerinden glutamin kullanılır ancak glutamin, protein, enerji, EPA/DHA bu süreçte yeterli olarak iyi yönetilmelidir.
• Kemo alan kanser hastalarında asit baz dengesi bozulmuş durumdadır, glutamin bu süreçtede önemli yer alır.
• Kanser hastalarında mutlaka beslenme durum değerlendirilmesi, bireyselleştirilmiş yaklaşım, diyetin kanser türüne özgü olarak ince ince değerlendirilmesi ve planlanması elzemdir.
• Tümör n-3 yağ asitleri desteği sadece enerji ve substrat kullanımı değil immün sistem güçlendirilmesi için dengeli miktarlarda alınmalıdır.
• EPA/DHA 1-2 gr/gün önerilen
• Kanser tedavisinde keto diyet yaklaşımı : tümör hücresi yoğunlukla lipid kullanıyor. Kemo ve radyo tedavi ile metabolik düzen iyice bozuluyor. Bu sebeple keto diyet değil optimal bir diyet şekli önerilir.
• Covidli hastalarda protein zenginleştirilmesi çok önemli. Bu hastalarda da benzer tablo gibi sistemik inflamasyon çok yoğun ve iştah kaybı mevcut. Protein dengesinin yanında aynı etki mekanizması düşünülerek omega 3 yağ asitlerinin yeri önemle vurgulanmaktadır.
• Onkolojik hastalarda glutamin yanında arjinin takviyesi daha fazla dikkat edilerek yaklaşılmalıdır. Temel kriter protein kaynaklarının yeterli olmasıdır.