Sabri Ülker Gıda Araştırmaları Enstitüsü Vakfı tarafından 17-18 Kasım 2020 tarihleri arasında düzenlenen Beslenme ve Sağlık İletişimi Konferansında, İstinye Üniversitesi Sağlık Bilimleri Fakültesi Beslenme ve Diyetetik Bölümü öğretim üyesi Prof. Dr. H. Tanju Besler ve Uzm. Dyt. Selahattin Dönmez konuşmalarını gerçekleştirdi.
Prof. Tanju Besler “Belenme ve İmmun Sistem: Protein, çinko, C vitamini, omega-3 yağ asitlerinin bağışıklık ve COVID-19 üzerindeki etkileri” adlı sunumunda konuşmalarına ilk olarak “Bireylerin geçmişten gelen beslenme alışkanlıklarının tüm infeksiyonlara karşı oluşturulacak immün yanıt için arttırıcı veya azaltıcı bir faktör olabileceğini” vurgulayarak başladı. Diyet bileşenlerinin oksidatif stres, immün sistem modülasyonunda etkili bir faktör olduğu, immün sistem yanıtı besin ögeleri etkileşimlerinin incelenmesi sonucunda makro ve mikro besin ögelerinden özellikle A vitamini, Folat, C vitamini, D vitamini, Çinko, E vitamini, B12 vitamini ve omega-3 yağ asitlerinin önemli yeri olduğu vurgulanmıştır. Değinilen bir diğer noktalar:
• Prof. Dr. Tanju Besler, yeni bir gündem konusu olması sebebiyle COVİD-19 ile ilgili yapılan çalışmaların birçoğunun henüz hipotetik olarak değerlendirildiğini vurgulayarak COVID-19 dönemi için beslenme önerilerini oksidatif stres ve immün modülasyon üzerinden anlatarak konuşmalarına devam etmiştir.
• Yapılan çalışmalarda obez bireylerde artmış olan adipoz dokunun oksidatif yanıt ile ilişkilendirilip entübe ve yoğun bakım hasta profili açısından riskleri ortaya konulmuştur. Bir diğer değinilen konu olarak temel insülin etkinliğini arttıran basit şeker tüketiminin fazla olduğu toplumlarda hastalık yönetim sürecinin zorlu geçmesinden bahsedilmiştir.
• Besin kalitesinin sosyoekonomik düzeylere bağlı olarak da etkilenmesi, var olan malnütrisyon tabloları, su tüketim yetersizliği, fiziksel aktivite yoksunluğu gibi çeşitli faktörlerin COVİD-19 süreç yönetimi ve çeşitli infeksiyon hastalıklara karşı en önemli parametrelerden olan immün sistem yönetimin önemi vurgulanmıştır.
• İstinye Üniversitesi bünyesinden de katılım sağlanan C vitamini etkinliği araştırma konulu bir çalışmada enfekte olunduktan sonra artan besin öge gereksinimlerinin önemi üzerinde durulmuştur.
• Her koşulda altı çizilmesi gereken bir konu olan “beslenme” tüm hastalıkların oluşumda önemli bir role sahiptir. Beslenme, sağlık üzerindeki en temel parametrelerden biridir bu sebeple bu süreçteki yerinin önemi de vurgulanmıştır.
• Sayın Prof. Tanju Besler, ilk 1000 gün beslenmesinin tüm organizmanın hastalıklara karşı gerçekleştirilen yanıtların temellerinin atıldığı çok kritik bir süreç olduğunu vurgulamıştır.
• COVİD-19 süresince ciddi bir oksidatif hasar görülmektedir, bu hasar yönetiminde omega-3 yağ asitlerinin sitokin aktivitelerini ve koagülasyona karşı çalışan mekanizmasıyla etkili bir rol oynadığı belirtilmiştir.
• Komorbid hastalıklarda görülen plazma çinko düzeylerinin düşüklüğü hastalık süreç yönetiminde dikkat edilmesi gereken bir diğer unsurdur.
• COVİD-19 hastalarının çoğunda mikrobiyomda oluşan bozulmaları düzenlemek adına erken veya geç dönemdeki inflamasyon sürecinin kaliteli beslenme ile düzenlenmesi önerilmektedir.
• Okul çağı ve okul öncesi çocukların da özellikle bu dönemde yeterli ve dengeli beslenmenin ne olduğu ve ne kadar önemli olduğu öğretilmeli ve farkındalık sağlanmalıdır.
• Sonuç olarak; Bu süreçte kaliteli besin ögelerinin zamanında ve yeterli miktarlarda tüketiminin COVİD-19 ve çeşitli infeksiyon hastalıkların seyrinde çok önemli bir etken olduğu vurgulanmıştır.
Sayın Öğr. Gör. Selahattin Dönmez “COVİD-19’da Mikronütriyent Desteklerinin Yeri Var mı? Global öneriler ne diyor? konulu sunumunda farklı bir immünonütrisyon yaklaşımı ile virüs-konakçı metabolik belirleyicilerin öncelikli olarak değerlendirilmesinin öneminden bahsetmiştir. Özellikle üç konu başlığının üzerinde duran Sayın Öğr. Gör Selahattin Dönmez “Belirli insan grubunun niye daha duyarlı olduğu? Bağışıklık sisteminin zayıflatıp zayıflatılmadığı, iyi beslenmenin ve mikro besin ögelerinin bağışıklık sistemi üzerinde etkileri” başlıkları üzerinde durmuştur. Değinilen noktalar:
• İmmünosesans üzerinde durularak yaşla birlikte immün sistemdeki düşüşün, yaşlılarda plazma A vitamin, C vitamini, folat, çinko ve D vitamini düzeyerinin düşüklüğü ile COVİD-19 ile etkileşim sağladığı değerlendirilmiştir.
• Özellikle selenyum, çinko gibi mikro besin ögelerinin antijen, antikor ve hücresel immünitede önemli etkileri olduğu vurgulanmıştır.
• Spesifik bir besin ögesi yetersizliğinin COVİD-19 ve diğer hastalıklarda sorun yaratacağı bu sebeple özellikle oksidatif stres azaltıcı ve immünomodülatör etkili besin ögelerinin vücutta dengeli bulunması sağlanmalıdır.
• Antiviral ögelerden olan çinkonun CIVİD-19 sürecinde pnömoni azaltıcı etkisiyle önemli bir yer aldığı belirtilmiştir.
• Enfekte olma durumunda artan besin ögeleri göz ardı edilmeksizin örneğin sigara içen bireylerde E vitaminin fazla alımı sonucunda pnömoni riskini arttıracağı bu sebeple önerilen dozlarda besin ögelerinin tüketiminin sağlanması önerilmektedir.
• Nutrasötik ve probiyotiklerin viral enfeksiyonlara karşı korumada kaynağına bağlı olarak yararlı olabileceği savunuluyor.
• Sonuç olarak; Mikro ve makro nütrientler için “koruyucu, tedavi edici, aşırı dozlar” kavramları üzerinde durulmuş olup omega-3, propolis, fermente lahana, D vitamini, C vitamini, çinko, B12 gibi vitaminlerin uygun dozlarda COVİD-19 gibi infeksiyon hastalıkların yönetiminde immün sistem mekanizmasını destekleyerek tüketiminin önemi belirtilmiştir. Ülkemiz için incelenen verilerde yetersiz beslenmenin yaygın olarak görüldüğü bu sebeple immün sistemi destekleyici beslenme yaklaşımlarının önemi vurgulamıştır.
Faculty of Health Sciences